"Sevmek" dedim''.
"Yoluna ölmek" dedi. "Yol" dedim. "Alıp başını gitmek" dedi.
"Gitmek" dedim. Bir "Ahh" çekip, "Dostlardan ayrılmak" dedi.
"Dost" dedim. Durdu. Bana baktı. "Dost" diye mırıldandı.
"Yüreğime nasıl koysam bilemediğim" dedi.
"Yürek" dedim. "Dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
"Dünya" dedim. "Hayatın bir yüzü" dedi.
"Yüz" dedim. "Ardında ne gizli bilemediğim" dedi.
"Giz" dedim. "Hep çözmeye çalıştığım" dedi.
"Çalışmak" dedim.
"Bitmeyecek öykü" dedi. "Öykü" dedim.
"Binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
"Gizlemek" dedim. "İşte, her şeyin bitimi" dedi.
"Şey" dedim. "Sevda" dedi.
"Sevda" dedim. "Peşinden koştuğum" dedi.
"Koşmak" dedim. "Hayat, bir maraton" dedi.
"Hayat" dedim. "Öyle kısa ki!" dedi.
"Niçin kısa?" diye sordum. "Yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.
"Yaşanması gereken ne var? " diye sordum.
"Aşk" dedi. "Kaç kere?" diye sordum.
"Bin kere" dedi, "Milyon kere" "Neden bir kere değil?" diye sordum.
"Bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.
"Önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
"Keşke olsa" dedi, "Ama önce yoğrulmak gerek"
"Acı çekmek mi?" diye sordum.
"Evet, aşk acısında yok olmak" dedi.
"Yok olunca!" dedim. "İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.
"Gerçek aşk!" dedim. "Büyük o!" dedi...
alıntı